Küresel Gıda Güvenliği




Küresel Gıda Güvenliği: Kriz Derinleşiyor, Çözüm Umudu Sürüyor

Dünya Bankası'nın son raporunu okurken sayfaların arasından yükselen sessiz bir çığlık vardı: “Dünyanın dört bir yanında sofralar hâlâ eksik, tabaklar hâlâ boş.”

Ortadoğu’dan Afrika’ya, Güney Asya’dan Latin Amerika’ya kadar birçok coğrafyada insanlar, her gün aynı soruyla uyanıyor: “Bugün ne yiyeceğiz?”

Irak, Ürdün ve Suriye’de sıcak ve kurak hava koşulları, 2025 yılı tahıl üretimini ciddi şekilde tehdit ediyor. Irak hükümeti ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bu riske karşı 39 milyon dolarlık bir iklim direnci projesi başlattı. Ama ne yazık ki bu projeler bile kısa vadede sofralara ekmek getirmeye yetmiyor.

Suriye’de açlık, mülteci kamplarında yaşayan insanlar için artık bir istatistik değil, her gün yaşanan bir gerçeklik. Ürdün ve Mısır’daki mülteci nüfus ise hayatta kalma mücadelesini sürdürüyor.

Batı ve Orta Afrika’da ise tablo daha da ürkütücü. Artan gıda ve yakıt fiyatları, en temel gıda maddelerini bile milyonlarca insan için ulaşılamaz hale getirdi. Dünya Gıda Programı’nın verilerine göre, bu yıl Haziran-Ağustos döneminde 53 milyon insan şiddetli gıda güvensizliği yaşayacak. Nijerya’dan Gana’ya, Fildişi Sahili’nden Gine’ye kadar milyonlarca insan, artan taşıma maliyetleri, bozulmuş tedarik zincirleri ve son aylarda yaşanan seller nedeniyle yiyeceğe ulaşamıyor.

Üstelik tüm bunlara Silahlı çatışmaların gölgesi de ekleniyor. Sahel bölgesinde son haftalarda yaşanan saldırılar, milyonlarca insanı yerinden etti, tarlalar boş kaldı, pazarlara erişim kesildi, insani yardım konvoyları yollarda mahsur kaldı. Dünya Gıda Programı, yardım fonlarındaki kesintiler yüzünden sadece Orta Sahel ve Nijerya’da 2 milyon kişiye yönelik gıda yardımını Nisan ayından bu yana askıya almak zorunda kaldı.

Ve Güney Asya… Afganistan’da ekonomik çöküş, azalan insani yardım ve tekrarlayan doğal afetler halkın sırtındaki yükü her geçen gün daha da ağırlaştırıyor. 12.6 milyon Afgan, şu anda “kriz” ya da “acil durum” seviyesinde gıda güvensizliği yaşıyor. Özellikle Badakhshan, Balkh, Bamyan, Daykundi ve Ghor bölgelerinde tablo vahim. 9.5 milyon kişi önümüzdeki aylarda da acil gıda yardımına ihtiyaç duyacak.

Üstelik umut ışığı olsa bile çok cılız… Çünkü şu anda “acil durum” seviyesindeki 1.6 milyon insanın yalnızca 625 bini yardım alabilecek. Geri kalanı için kış ayları daha da zor geçecek.

Bu küresel tabloyu daha da karmaşık hale getiren bir başka konu ise tarım ve gıda ticaretine getirilen kısıtlamalar. Hindistan’dan Pakistan’a, Nijerya’dan Rusya’ya kadar birçok ülke, tarımsal ürün ihracatına yasaklar veya vergiler koyarak kendi iç pazarını korumaya çalışıyor. Ama her yeni ihracat yasağı, dünya genelinde fiyat dalgalanmalarını artırıyor.

Dünya Bankası'nın ticaret politikaları izleme verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla 9 ülke 10 farklı gıda ihracat yasağı uyguluyor. Bu kısıtlamalar, özellikle ithalata bağımlı yoksul ülkelerde gıda fiyatlarını daha da tırmandırıyor.

Bu tabloyu okurken insanın içi ürperiyor. Çünkü burada mesele artık sadece tarım üretimi değil. Küresel eşitsizlikler, iklim krizi, lojistik yetersizlikler, ticaret politikaları, çatışmalar ve insani krizler, sofralara ulaşacak bir lokma ekmeğin kaderini belirliyor.

Ve ben, bu raporu kapattıktan sonra aklımda tek bir cümle kalıyor:

“Bugün dünyada açlık, sadece yetersiz üretimin değil... Yanlış politikaların, kırılgan altyapıların, çözülmemiş çatışmaların ve görmezden gelinen insani krizlerin sonucu.”

Belki de artık mesele sadece üretmek değil…

Taşıyabilmek…
Saklayabilmek…
Adil dağıtabilmek…
Ve en önemlisi: Kriz gelmeden hazırlıklı olabilmek…



Global Food Security: A Deepening Crisis, a Lingering Hope

As I flipped through the pages of the World Bank’s latest report, one truth stood out louder than the numbers: "Around the world, plates are still empty. Bowls are still bare."

From the Middle East to Africa, from South Asia to Latin America, millions of people are waking up every day with the same painful question: “What will we eat today?”

In Iraq, Jordan, and Syria, scorching temperatures and relentless drought are threatening 2025 cereal production. To counter these challenges, the Iraqi government and the United Nations Food and Agriculture Organization (FAO) have launched a $39 million climate resilience project. But even this promising effort struggles to bring immediate relief to dinner tables.

In Syria, hunger is no longer just a statistic—it’s a daily reality for millions, especially for displaced families living in refugee camps. In Jordan and Egypt, refugee populations continue their fight for survival, battling food scarcity day by day.

And then, there’s West and Central Africa, where the situation is becoming nothing short of catastrophic. Rising food and fuel prices, combined with economic shocks, have pushed even basic food staples out of reach for millions. According to the World Food Program, an estimated 53 million people in West and Central Africa will experience severe food insecurity during the lean season from June to August this year.

In countries like Nigeria, Ghana, Côte d'Ivoire, and Guinea, transportation bottlenecks and broken supply chains—exacerbated by longer routes and massive food waste—have driven prices up by 45% or more. Add to that the devastating floods of late May, like the Mokwa floods in Nigeria, which destroyed farmlands and local markets, making food even scarcer.

And as if that weren’t enough, conflict is making everything worse. The Sahel region is witnessing a surge in violent attacks. In early June alone, there were multiple incidents: Boulkessi on June 1, Timbuktu airport on June 2, Tessit on June 4… Millions have been displaced, farms abandoned, trade routes cut off, and humanitarian aid deliveries halted. The World Food Program warns that more than 10 million people have now been uprooted across the region, including 8 million internally displaced in Cameroon and Nigeria alone.

Aid shortages are deepening the crisis. Since April, food assistance for around 2 million people in the Central Sahel and Nigeria has been suspended due to funding gaps. Without urgent conflict resolution and price stabilization, the region is sliding toward even greater hunger as the peak lean months approach.




And what about South Asia? Afghanistan continues to suffer under the crushing weight of economic collapse, reduced humanitarian aid, and repeated environmental disasters. Over 12.6 million Afghans—27% of the population—are now facing Crisis or worse levels of food insecurity. Badakhshan tops the list, but regions like Balkh, Bamyan, Daykundi, and Ghor are not far behind.

Even with a potentially good harvest season ahead, the World Food Program projects that 9.5 million Afghans will still need emergency food aid in the coming months—including 1.6 million facing Emergency-level hunger.

The harsh reality? Only 625,000 of those 1.6 million at Emergency levels will receive any form of assistance. For the rest, especially with winter approaching, the struggle for survival will only intensify.

Making matters worse are the growing trade restrictions on food and fertilizers. Countries like India, Pakistan, Nigeria, and Russia have imposed export bans and taxes on key agricultural products, in an effort to protect their domestic markets. Yet, every new restriction ripples through global supply chains, making food even more unaffordable for import-dependent, low-income nations.

According to World Bank trade monitoring data, as of June 2025, nine countries are enforcing ten separate food export bans, with others imposing various export-limiting measures. For many vulnerable countries, these policies are compounding the crisis.

As I read through these pages, one thing became clear: Today, hunger isn’t just about how much we grow. It’s about how fairly we distribute, how well we transport, how wisely we store, and—above all—how prepared we are before the next crisis hits.

The lesson is loud and painful:

“Hunger today is not just a failure of crops. It’s a failure of policy, infrastructure, peace... and sometimes, political will.”

Maybe the real challenge now isn’t just producing more food.

It’s moving it…
Saving it…
Distributing it fairly…
And most importantly…
Being prepared—before the next emergency arrives.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu