Bir Çay Sohbeti






Çay” ile “sohbet”, iki kardeş kelimedir günlük konuşmamızda.

 Zaten bir yandan sıcak çayı höpürdetirken, diğer yandan da sohbetin karşı konulamaz cazibesine bırakmaz mıyız hep kendimizi? Dilerseniz şimdi siz de öyle yapın lütfen. İster kahvaltı çayını içiyor ister beş çayının keyfini sürüyor olun. Hatta akşamın yorgunluk çayını yudumluyor bile olsanız üşenmeyin, buyurun gelin çay sohbetimize.





Ne zamandan beri içiliyor?


İnsanoğlunun çay ile tanışıp koklaşması 4700 yıl öncesine dayanıyor. Çayın ilk içenlerin “Çinliler” olduğunu görüyoruz. Öyle ki, diğer insan toplulukları henüz çayın varlığından habersizken onlar, çayı yüzyıllarca “şifalı bitki” olarak kullanmışlardır. Daha 6. yüzyılda çay içmenin zevkine varılmış Çin’de. Avrupa ve Amerika’da yaygın bir şekilde içilmesi ise 19. yüzyıla kadar gecikmiştir.

Faydaları neler?

Çayı bize keyifle içiren, taşıdığı kafein ve tanenler ile sayıları 300’ü bulan aroma verici maddeleridir. Tomurcuk ve genç yapraklarda tanenlerin miktarı en fazla olup, bu miktar 4 yapraktan sonra yarıya iner. Makine ile toplanmış ve kalitesiz olan çaylar çok daha az tanen ihtiva eder. Çay, taşıdığı bu tanenler sayesindedir ki:

Mide, bağırsak rahatsızlıklarını hafifletir,
Kandaki kolesterol seviyesini düşürür,
Kan dolaşımını canlandırır,
Tiroid bezinin fonksiyonlarını normalleştirir,
Yüksek tansiyonun düşmesinde fayda sağlar.



Yorgunluğu Nasıl Alır?

Çay; yorgunluğunuzu giderici, canlılık verici etkisini, yapısında %1-5 oranında taşıdığı kafeine borçludur. Çayın kafeini, kahvedekine göre daha değişik bir yapıda olup miktarı %50 daha azdır. Normal şekilde yapılan demlemede de çayda bulunan kafeinin yaklaşık %80’i deme geçer. Buna göre 5-6 bardak çay içen bir kimse ortalama 300 miligram kafein alıyor demektir. Bu da tavsiye edilen 650 miligramlık günlük dozun yarısından azdır
Serinletir mi?


Sıcak yaz günlerinde serinlemek için “sıcak çay” içerenleri görürüz çevremizde. Bunu, kafeinin beyin ve derideki kılcal damarları genişletmesi özelliği ile açıklayabiliriz pekâlâ. Çünkü derinin yüzeyine yakın yerlerdeki kılcal damarların genişlemesi, sıcaklığın dışarı atılmasına neden olur ve böylece de vücudun yüksek olan sıcaklığı düşer.
Saf kafein mide salgısını artırdığı halde, çayda bulunan kafeinin midede asitlik oluşturmadığı bildirilmektedir. Bunun nedeni de çayda bulunan “Adenin” maddesinin, çayın kafeininin mide ve bağırsaklarda emilmesini geciktirmesidir.
Görüyor musunuz, kalemim bile, hazır çayı görünce nasıl da koyulaştırıverdi sohbeti. Biraz daha giderse 2-3 makalelik konuyu bir defada aktaracağım sizlere. Bu arada, kırk yıl hatırlı kahvenin de yazılmak için sıra beklediğini de fısıldamadan edemiyorum kulağına kalemimin.

Prof. Dr. Özer Ergün
İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi
Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim üyesi



Daha yeni Daha eski

نموذج الاتصال